Her büyük başarı esasında küçük bir kararla başlıyor. Büyük, küçük; önemli; önemsiz kararlar; kavramlara yüklediğimiz anlamlarla sonuca doğru ilerliyor. Neyi arasanız O' nu bulursunuz. Zihin böyle çalışıyor. Karar ver, stratejini belirle ve o yolda adanmışlıkla devam et! Peki bu yolda ‘başarısızlık’ kavramıyla tanıştığımızda ne yapacağız? Kavram kalıbımızı kırmazsak; oluşturduğumuz kalıba mahkum bir yaşamın esiri oluruz.
Öncelikle bizim ‘başarıya’ veya ‘başarısızlığa’ yüklediğimiz anlam nedir? Başarı ve sonuç odaklılık için önce başarının ve başarısızlığın bizdeki tanımını fark edelim! Farkındalık esastır! Eğer sizin de hala bir başarı ve başarısızlık tanımınız yoksa öncelikle bu tanımlar üzerinde düşünmekle işe başlamalısınız. Ezberlenmiş başarılar peşinde mi sürükleniyoruz? Veya karar verdiğimiz hedefe adadık mı kendimizi?
Başarısızlık kavramına yüklediğimiz anlam bizim yolumuzu belirleyecektir. Ya hedefimize yakınlaştıracak ya da hedefimizden uzaklaştıracak! Markalaşma yolunda ki birey için; ‘başarısızlık’ gelişmeye yönelik bir duygu yakıtıdır! Hayatı anlamlı kılar; sorgulatır! Başarısızlık geliştirir. Ve ‘başarısızlık’ yoktur; geribildirim vardır! Geri bildirim: öğrenmektir. Başarısızlık: bizim kattığımız anlamdır. Başarısızlık, bizi istediğimiz sonuçları elde etmeye hazırlayan bir ders; bir atlama tahtasıdır! Markalaşma yolunda sonucu belirleyen başımıza ne geldiği değil; başımıza gelen duruma yüklediğimiz anlam ve verdiğimiz tepkileridir. Ki markalaşma yolunda ki bireyin her süreçte izlediği yol tepki değil; yaklaşım olmalıdır.
Verdiğimiz tüm kararlar bizce iyi bir nedene dayanıyor. Başarısızlık sürecinde; az hata veya çok hata; hata yapmamanın en garantili yolu; hiç istekte bulunmayıp karar vermemektir. Risk dediğimiz şey işte budur.