Sonra laleyi çok seviyor insan; gök kubbeye böyle zarif uzandılar diye…
Ne dersiniz laleleri örnek almaya? Ne dersiniz hep birlikte gök kubbeye doğru uzanmaya! Duruşumuz kim olduğumuza dair ipucudur. Duruşumuz karakterimizi ve kişiliğimizi anlamaya açılan kapıdır. Duruşumuzun kim olduğumuzu yansıttığı dünyamızda; her birimiz en etkin duruşa değeriz. Dik duran birinin mizacı, kambur duran birinin mizacından farklıdır. Ve bir düşünsenize kambur bir duruşta kıyafetlerinizin üzerinizde nasıl göründüğünü! Duruşumuz bizi değil; biz duruşumuzu yönetelim! Duruşumuzu değiştirdiğimizde hayatımızı değiştirebiliriz. Yaymış olduğumuz enerji; kıyafetlerimizin havasını değişir! Olumlu bir etki bırakabilmek ve ruh halimizi korumamız için duruşumuzu yönetebilmeliyiz. Çünkü her şeyin temeli duruşumuzdur.
Düşüncelerimizin duruşumuzu etkilediği hayatımızda; duruşumuzun da kendimizin ve çevremizdekilerin duygu ve düşüncelerini etkilediğinin farkında mıyız? Ve şu an hangi pozisyondasınız? Gözleriniz kelimelerimle buluşurken omurganız ne durumda? İki büklüm mü? Kamburca eğildiniz mi? Veya omurganız dik mi? Evet duruşumuzla karşı tarafta bıraktığımız etkiyi yönetebildiğimiz gibi; duruşumuzun kendi düşünce ve duygularımızı etkilediğinin farkında mıyız?
Bu sorularımın ışığında kelimelerime odaklanan gözlerinize merhaba. Bu buluşmamızda sizleri; duruşumuzu yönetebildiğimizde, yaşamınızın gidişatının önemli bir oranda değişebileceğinin şaşkınlığıyla yüzleşmeye davet ediyorum! Neden duruş her şey? Doğru duruş sayesinde;
Bedeninizi nasıl kullandığınız, sizin kendinizi nasıl hissettiğinizi ve diğerlerinin sizi nasıl algıladığını yönetir. Bacakları dik tutmamak, omuzları düşürmek, göbeğinizin sarkmasına izin vermek o kadar da hoş bir görüntü değildir. Bu duruş kendinizi nasıl gördüğünüzün zayıf bir yansımasıdır. Size başı dik, göğüs kafesi açık ve sağlam adımlarla yaklaşan biri, hem saygınızı kazanır ve dikkatinizi olumlu yönde çeker. Bir işe alınmak, bir işi kaybetmek, olumlu etki bırakmak veya olumlu etkiyi kaybetmek, bir ilişkiyi yönetmek bireylerin kendilerini nasıl ifade ettiğine bağlıdır. Ve bu ifade sürecinde dik duruş karşı tarafın pozitif algı dünyasına, giriş pasoportudur. Eğer omuzlarınız düşük, yorgun argın yürürseniz, bu durum tüm bedeninizi ve duygularınız etkiler. Omuzunuz düşükken gülümseyemezsiniz, sağlıklı düşünemez, etkin karar veremezsiniz. Bu süreçte dışarıya da negatif, tembel ve beceriksiz gözükürsünüz. Kambur duran insanlar çevrelerine kendilerine güveni olmadığı, utangaç ve çekingen mizacı olduğu şekilde algı bırakırlar. Dik duran kişiler ilgili, enerjik ve güvenilir hissi verirler. Ve unutmayın kıyafetleriniz vücudunuzun duruşunu takip ediyor! Dokusu, uyumu, rengi, vücudunuza uyumu en kadar yerinde olursa olsun dik bir duruşunuz ve düzgün bir oturuşunuz olmadıktan sonra; sonuç hüsran olacaktır.
1. Ayakta durmak : Ayakta düzgün bir duruş denildiğinde: Başımız dik, gözler karşıya bakacak şekilde, çenemiz yere paralel ve yandan bakıldığı zaman kulaklarımız omuzlarımızla aynı hizada, boynumuz omuzlarımız içerisine gömülmüş bir pozisyona değil başımızı öne doğru düşmesini engelleyen bir diklikte ve düz (başımızın üstünde bir kitap koyduğunuzda düşürmeden rahatlıkla yürüyebilmelisiniz ). Omuz başları yere paralel öne doğru düşmüş bir pozisyonda olmamasına dikkat edin, sanki iki kürek kemiğimiz arasındaki bir pinpon topunu tutuyormuş gibi sırtınız gergin, gövde dik ve omurga eğrilikleri düzgün olmalı. Karın duvarı düz içeride ve gergin bel hafif çukur olmalıdır. Omuzlar dikleşmeli. Göğüs kafesi dik bir pozisyonda, sırt dik, eller gövdenin yanında avuç içleri karşıya bakar bir pozisyonda ve parmaklar dümdüz olmalı,
Diz kapakları düz ve birbirine paralel ( içe ?x? şeklinde veya ( ) parantez değil), ayaklar omuz genişliğinde, birbirinde paralel, ayak tabanı çukurluğu düzgün (ne aşırı içe doğru bükülü nede tamamen düz taban) olmalıdır.
2. Oturmak : Dik bir oturuş pozisyonu şu anda oraya odaklandığınız gösterir. Dik oturuş tavsiye edilen oturuş şeklidir. Otururken ki duruşunuz etrafa olan algını yükseltir veya yok edebilir. Oturduğunuz sandalye, çalıştığınız masa, baktığınız bilgisayar ekranı, tüm oturma alanları boynun ve belin doğal çukurluğunu desteklemeli, sırtınızı kamburlaştıran, boynunuzu düzleştiren bir açı oluşturması engellenmelidir. Omurganızı korumak, duygularımızın ve çevremize bıraktığımız etkiyi yönetmek için dik oturmak şarttır. Oturuşumuzda ki zarafetin tüm kültür ve görgümüzü yansıtıyor olduğunu unutmayalım.
Bir kadın bacak bacak üstüne attığında ilk önce sağ bacağı sol bacağın üstüne atmalı ve hafif yan oturmalıdır. Bu sizi hem daha ince gösterecek, hem de zarif bir görüntü sergilemenizi sağlayacaktır. Bacak bacak üstüne atmadığınızda bacaklar bitişik ve hafif yan açıyı koruyacak şekilde olmalıdır. Erkekler ise bacak bacak üzerine atacakları zaman ilk önce sol bacakları sağın üzerine atmalıdır. Ayak uçları her zaman karşıyı gösterecek şekilde oturmalıdır. Normal oturuşlarda ise bacak açıklığı bir omuz hizası kadar olmalıdır. İlk intibada etkili duruş kadar, oturuş da önemli rol oynamaktadır. Otururken ellerin kemer altına düşmemesi gerekir. Bacakların oluşturduğu o boşluğa ellerin konulmaması gerekir. Erkekler sağa ya da sola elleri alabilirler, bacak bacak üstüne atmadıklarında dizlerin üstüne alabilirler. Kadınlar sağa ya da sola alabilecekleri gibi bacak bacak üstüne attıklarında bileklerini hafif aşağı salınacak şekilde alabilirler.
Unutmayınız ki; her biriniz tüm varoluşun, onun güzelliğinin, ihtişamının, mutluluğunun, onun muhteşem coşkusunun bir parçası olarak gök kubbeye uzanmayı kendinize borçlusunuz! Ben AŞ. üzerinde stil yaratmak üzerinde çalışırken; vücut tipimiz ve kıyafetlerimizin uyumu ile ilgili devamı olan yazımda; tekrar kelimelerimin gözlerinizle buluşması dileğiyle!