Sen Bir Markasın! Markanı Uyandırmak Değil Mi Varoluş Amacın?
Bu yol; hayal, hedef, disiplin, eylem, tutku, adanmışlık, fark yaratmak ister. Yol, yolcu, yaşam, anlam ve akıp giden yıllar! Ve o yolu değerli kılan ideal. İdeal için atılan adımlar!
Viktor Frankl’ ın dediği gibi bireyin varoluş nedeni kendini gerçekleştirmekten öte kendini aşmasıdır.’’ Bireysel Marka Yönetiminin özü bireyin kendisini gerçekleştirmiş ve kendini aşmışlık seviyesine ulaşmasının yönetimidir. Güçlü bir Bireysel Marka Yönetimi; bireyi kendini gerçekleştirmenin ötesine geçirir. Bireyin değerini dış dünyaya yansıtır, duygusal bağlantılar tesis eder, daha iyi ücret için kapı açar. İş hayatında hangi pozisyonda olursanız olun; hızlı rekabet döngüsü içerisinde her zaman tercih edilebilir olmanızı sağlar. Gelişen dünyada rekabet içerisinde bireyi farklılaştırır. Size olan talebi artırır. Sizi takip eden değil, takip edilen yapar. Bireysel markasını yöneten bireyler, aidiyet ihtiyacını doyuma ulaştırmış, sevme ve sevilme ihtiyacını karşılamış, ben varım veya sen varsın değil ‘’biz varız’’ bilincini gerçekleştirmişlerdir. Üreten, karakterli, kendi içlerinde ve başkalarıyla birlikte rahat olan kimselerdir. Bireysel marka yönetimi, bireyi zamansız ve evrensel yapar. Her şeyin ötesin de varoluş amacınızı gerçekleştirmenin anahtarıdır.
Çok çalışmak mı? Bir strateji belirleyip; plan dahilinde çalışmak mı? Bir insanı markalaştıran güç; çok çalışmak, tecrübe veya meslek değil! Gerçek gücü; varoluşa katkısı, karakteri, stratejisi, imajı, görsel ve sözel kimliğidir. İnsanların zihninde olumlu izlenimler yaratmak kendini markalaştırmakla mümkündür. Bireysel markalaşmada çıkış noktası; öncelikle kendinle yüzleşmektir; kendinin farkında olmak, kendini bilmek, kendini tanımak; kendi fikrini ortaya çıkarmak ve fikre özgü bir etki, eylem planı oluşturmaktır. Hedefinizi de, net olarak belirlemeden bir strateji ve eylem planı belirleyemezsiniz!
Bireysel markanızı yöneterek, istediğiniz mesajları en doğru; etkili ve en hızlı şekilde iletebiliyorsunuz. Kendimizi en iyi şekilde ifade edebilmek; iyi ilişkiler kurabilmek, tercih edilmek, iz bırakmak, fark edilmek için kişisel marka stratejiniz olmalı. Kendinizi, "siz" denilen markaya hizmet eden, onun markasını yöneten biri gibi görmelisiniz.
Frost der ki; ‘’ İç geçirerek anlatacağım bunu ben, nice çağlar sonra bir yerde: bir ormanda yol ikiye ayrıldı. Ve ben; ben gittim daha az geçilmişinden ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.’’
Belirlenen strateji, disiplin sonrası adanmışlık ve adanmışlığımızı ruhumuzla mayalamak derken hatırladığım bir hikayeye burada sizinle paylaşmak istedim: Kızılderiler trene bindirilip götürülürken; tren hızla yol alıyor. Ve Şef’’ Bir dakika durdurun treni‘’ diyor. Ve tren duruyor. Trenden iniyor ve 15-20 dakika sessizce kendini dinliyor. Sonra trene geri döndüğünde ‘’Neden? Ne oldu?’’ Sorularına karşılık ‘’ Ruhumun bedenimi yakalamasını bekledim?’’ diyor. Parçaları kaybolmuş puzzle gibiyiz. Ruhumuz nerede, beden nerede, zihin nerede!
Evet; ‘’Ruhumuzun bedenimizi yakalamasını bekleyelim.’’ Ruhumuz sonsuz, eşsiz! Herkesin kendine sorması gereken soru; ‘’ Şu an göçmüş olsam bu dünyadan, geçmişte nasıl hayat yaşamayı isterdim?’’ Yeniden farkında olarak düşünmeye şu an içinde bulunduğumuz an’ da başlayalım?