• İlkay Mavili YILMAZ | Eğitmen | Yazar |NLP Uzmanı | info@ilkaymaviliyilmaz.com
Vizyonunuzdan Mesajınız var!

Vizyonunuzdan Mesajınız var!

    Geleceğini çiz…

    Gerçekleşmesi İmkansız değil.

    İmkân/sızın içinde gizli idi imkân.

    İmkan Siz’siniz….

   Bireysel Vizyon Çalışması: Nereye varmak istiyorum?

    Hayatta yönümüzü bilmeden ilerlediğimiz zaman; çok fazla emek etse bile o çaba yerini bulmuyor. Çünkü Alice Harikalar Diyarında’ki tavşanın söylediği gibi: “Nereye gittiğini bilmiyorsan hangi yoldan gittiğinin bir önemi yok.''

     Yaşam yolculuğumuzda, hayal okyanusumuzda kendi rüzgarlarımızla  ‘’dümen’’ tutup ulaşmak istediğimiz ana limana doğru yol alırken, yakıt almak için durduğumuz  ’’Vizyon Çalışması’’ limanından tekrar merhaba… Evet vizyonumuz bizim ana limanımız, ana limanın bizde oluşturduğu heyecan yakıtımız, yaşam enerjimizdir. Belirlediğimiz ana limanımızın rotası bizim okyanusun derinliklerinde kaybolmamızı önler.                                     

      Yaşam yolculuğumuzda yol alırken hatırlatmak isterim; bizler sonsuz enerjiyiz. Ruhumuz ölmez. Benim için en önemli görev varoluşa katkı yapmaktır. Ve bu misyonum kapsamında daha önceki yazılarımda; tanımadığım sizlerle birlikte Bireysel Marka Yolculuğuna çıktık. Yunus Emre’nin deyimiyle ‘Tanış OL’duk.

‘’Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım,

Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.

Ben gelmedim davi için, benim işim sevi için,

Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim’’ diyor.

     Ve bu yolculukta bilgimin ışığında; sevgiden mayalanan kelimelerimle Bireysel Marka Yaratmak Nedir? Etkin Karar Vermeyi Nasıl Yönetirim? Biz kimiz? Misyon Çalışması nedir? (Neden varım?) Sorularının cevabının  ışığında sizlerle buluştuk. Bu yazımda Vizyon Çalışması nedir? (Nereye gidiyorum? Nereye varmak istiyorum? Gelecekteki statü-konumumum? Ne olmak istiyorum?) Sorularının cevabının ışığında buluşuyoruz. Ki bu sorularımızın cevabı hayatımızın güneşini oluşturacak.

     Vizyonumuz bizim hayat ağacımızdır. Eğer hayat ağacımız yoksa en hafif rüzgarda savrulan bir yapraktan farkımız kalmaz. Ve bu savrulan yaprak kuruyup; herhangi birin ayağının altında ezilmeye mahkumdur…

             

    Vizyon, İdealisttir; yürekten gelmesi, hissedilmesi gerekir.

                 Bireye özgündür; bütün’e aidiyeti belirgindir.

                 Ayırt edicidir; bireyin vizyonunu diğerlerinden ayırt edici özelliğe sahiptir.

                 Çekicidir; bireyin çevrasinde ki  kişilerin ilgisini çeker.

                 Kısa ve akılda kalıcıdır.

                 İlham verici ve iddialıdır.

                 Gelecekteki başarıları ve ideal olanı tanımlayıcıdır.

                   Hayal kurmanın eylemidir.

                   Vizyon hayale hizmet eder.

                 

              Jonathan Swift  vizyon’u daha kısa şu şekilde ifade etmektedir : ‘Görülemeyeni görme sanatıdır’. Vizyon net bir düşüncedir. Gelecekte olmak istenilen yer olarak şimdiyle bağlantılı bir tanımdır.  Vizyonun kökeni için iki iddia var. Birisi Latince, visionem: görmek demek. Diğeri PIE (Proto-Indo-European) kökenli ‘weid’, yani ‘to wise up’ (yolunu göstermek, bilmesini sağlamak). TDK  göre ise; vizyon; görünüm, ayrıca ülkü, sağgörü ve özellikle yönetim bilimiyle ilgili olan anlamı ise ‘ileri görüş’ olarak ifade edilmiştir.

      Burnside’a göre vizyon, ‘arzu edilen durum, geleceğin yaşayan bir resmi’ olarak nitelendirilebilir. Vizyon, bireyi bir arada tutup geleceğe yönlendirerek motive eder ve bir yol haritası görevi görür. Vizyon geleceğin resmidir. Vizyon, uzun bir gelecekte ulaşmak isteğimiz durum, kendiliğinden gerçekleşmeyecek ancak gerekli çabaları harcarsak başarabileceğimiz bir ideal, içinde bulunduğumuz şartlarla uzun vadeli amaçlarımızın bileşiminden oluşur.  Ulaşılmak istenen, farklılaştırılmış bir gelecek düşüncesi ve geleceği öngörmektir.

                    Bireysel Vizyon Çalışması; içinde stratejilerin, amaçların, motivasyonların, duyguların ve değerlerin yönlendirileceği hedefler belirlemek demektir.  Bireysel vizyonu tanımlamak kolaysa da, bu tanımı uygulamaya geçirmek, yani bireysel vizyonu belirlemek o kadar kolay değildir. Çünkü bireysel vizyonumuzu belirlemek için şu iki sorunun yanıtını bulmak durumundayız: "Ben kimim (neyim)?" ve "Ben ne olmak istiyorum?" İlk soru ilke ve değerlerimizle ilgilidir. Çünkü ilke ve değerlerimiz, kendimizi tanımlamamızda oldukça önemli bir araçtır. İlke ve değerlerimiz, atacağımız her adımda bize yol gösterir. Bunun için "İlke ve değerlerimiz nelerdir?", "Bunlardan vazgeçilmez olanları hangileridir?", "Hangilerinden ne gibi durumlarda nereye kadar ödün verebiliriz?" gibi soruları kendimize sormalıyız.        

                 İkinci soru ve devamında sıraladığım sorular vizyonumuzun asıl gövdesini oluşturan cevapları vermektedir."Ben ne olmak istiyorum?" , ‘’Ne yaratmak istiyorum?’ Nereye gidiyorum? Nereye varmak istiyorum? Gelecekteki statü-konumum? Ne olmak istiyorum?’. Bur sorular "Ne için yaşıyorum?" ya da "Yaşamımın anlamı ne?" sorularının özel bir halidir. Bu soruya yanıt arama çabaları bizi ister istemez' felsefe alanına götürür. Felsefecilerin yıllardır üzerinde tartıştığı bu konu hakkında sizin yapmanız gereken, bu sorunun yanıtını "soyut insan" için değil, "kendiniz" için bulmaktır. İlke ve değerlerinizle birlikte yaşamda üstlendiğiniz roller (çalışan, eş, anne-baba, çocuk, akraba, arkadaş, dost, öğrenci, vatandaş vb.) size ne olmak istediğinizi belirlemekte yardımcı olur. Dolayısı ile olmak istediğiniz şey, birden fazla olabilir.

         Bunun sonucunda, üstlendiğiniz her role ilişkin olarak, olmak istediğiniz noktaları belirleyebilirsiniz. Bu noktalar arasındaki ilişkilerin ve önceliklerin belirlenmesi ile bireysel vizyonunuz belirlenmiş olur.  Güçlü yönlerinizi ve yeteneklerinizi kullanarak başarabileceğinize inanıyorsanız ve çaba göstermeye hazırsanız bu gerçek bir vizyon olur. Bireysel vizyonunuz iş ve yaşam hedeflerinizi de belirlemeniz büyük önem taşımaktadır. Bu durumda iş yaşamınıza ilişkin hedefleriniz de kariyer hedeflerinizi oluşturacaktır. Tüm hedefleriniz, bireysel vizyonunuz ile uyumlu olmalıdır.  Bireysel vizyonunuzu belirleyince, tüm rollerinizle ilgili kısa ve uzun dönemli "bireysel hedeflerinizi” de belirlemek daha kolay olacaktır. Bu çerçevede iş yaşamına ilişkin hedefleriniz de "kariyer hedeflerinizi oluşturacaktır.                         

         Bireysel vizyon, yaşamımız boyunca bize yön gösteren bir rehberdir. Daha geriye gidersek okula yeni başlamışken bize “ne olacaksın” sorusu yöneltir. Burada aslında bize kişisel vizyonumuz soruluyor. Çocuklara “büyüyünce ne olacaksın?” diye sorulduğunda pek rahat anlatmaya başlarlar. Fakat yaşımız ilerledikçe korku, stress ve dolayısıyla kortizon hormonu işleri eline alır ve biz gerçekçi bireyler olmaya başlarız. Hayal etmeye dahi çekinir, hayal edenle de dalga geçeriz. Biri bize bir ilham verecek olsa acı acı gülerek: “Nerede bizde o şans?!” deriz.

Şimdi bütün bu bilmişliği bir kenara bırakıp aşağıdaki sorulara cevap verelim:

Şu anda kaç yaşındasınız ve ne iş yapmaktasınız?

Bundan bir yıl sonra nerede, kiminle, ne yapıyorsunuz?

Bundan 5 yıl sonra nerede, kiminle, ne yapıyorsunuz?

Bundan 10 yıl sonra nerede, kiminle, ne yapıyorsunuz?

Sürenin sonundaki yere ulaşmanızı engelleyen nedir?                                                           

      Bireysel Vizyonumuz gideceğimiz yolu belirleyip ona odaklanmamızı sağlar.

      Montaigne Denemeleri’nde şu ifadeyi kullanır. “Gideceği limanı bilmeyen gemiye hiç bir rüzgârdan hayır gelmez.”  Bu sözden de anlayacağınız gibi düzgün belirlenmemiş ve hedeflerini oluşturmamış vizyon başarısız olacaktır. Vizyon geleceğe dair hedef koymamızı, gelecekte ki hedefimize ulaşmamızı ve kafamızda oluşan kararsızlığı yok edip bizi başarıya taşıyacaktır. 

     ‘’Kendi geleceğini planlamayanlar, başkalarının planlarının bir parçası olurlar’’der A. Robbins. Nasıl bir gelecek istediğinizi belirlediğiniz andan itibaren, algıda seçicilik başlar. Düşündüğünüz geleceğe ulaşmak için gereken kaynaklar harekete geçer ve sizi istediğiniz geleceğe doğru yöneltir. Algıda seçicilik, size gelecekle ilgili kaynakları görme ve değerlendirme konusunda da fırsatlar sunmaya başlayacaktır. Bir vizyonun yoksa, fırsatlar ve kaynaklar siz onları fark etmeden geçip gidecektir. İçinizdeki negatif sese asla kapılmayın. İş ve yaşamınızın liderliğini elinize alın. Gelecek ile ilgili net resimler, tablolar oluşturabilmek için kendinizi ve geleceğinizi düşünmeye zaman ayırın.

İçinizdeki negatif ses size sakın kıpırdama, güven içinde kal, mevcut şartlarını koru, geleceğini düşünme, risk alma, kendini boşuna yorma der. Olumlu ses ise ihtiyacın olan tüm kaynaklara sahipsin, geleceğin senin ellerinde, pes etme, çalış der. Gelecek ile ilgili resminiz ne kadar net ve siz ne kadar kararlı olursanız, içinizdeki olumlu ses, vizyonunuza ulaşabilmeniz için sizi o kadar motive eder.

Bireysel Vizyon Neye Yarar?

• Bireysel vizyon, hayatınız boyunca size yol gösterecek bir rehber olur. Alacağınız önemli kararlarda size ışık tutar.

• Güçlü toplumlar ve güçlü şirketler, bireylerin güçlü vizyonları sayesinde kendi vizyonlarını da kolaylıkla gerçekleştirebilir.

• Bireysel vizyonunuz ilke ve değerlerinizin farkına varmanızı sağlar. 

• Size sadece ne olmak istediğinizi değil, bunu nasıl gerçekleştireceğinizi de gösterir,

• Bireysel vizyonunuz yaşam felsefeniz ile de yakından ilişkilidir. Eğer bir vizyonunuz yok ise, ulaşılabilecek hedefleriniz de yok demektir.

• Fark yaratmanızı sağlar,

• Yaşama heyecanı verir,

• Huzurlu ve mutlu bireyler olmanıza yardımcı olur,

• İş ve yaşam dengenizi kurmanızı sağlar,

• Düşlenen bir geleceği tasarlayabilmenizi ve planlayabilmenizi sağlar.

• Vizyonu ve hedefleri olan bir kişi başarıya daha çabuk ulaşır.

• Vizyon aynı zamanda başarılı olup olmadığınızı karşılaştırabileceğiniz bir referanstır.

Vizyon Bildirisi Oluşturulmasında Morgan’ın Dokuz İlkesi

 

1. Başarı için iddialı olma. Vizyon bildirisi başarıya ulaşmak için iddialı olduğunu ortaya koymalıdır.

2. Açık ve anlaşılır olma. Vizyon çeşitli yorumlara yol açmayacak ölçüde açık ve anlaşılır olmalıdır.

3. Hatırlanabilir olma. Vizyon çok uzun olmamalı ve kolayca hatırlanabilecek kelimelerden oluşmalıdır.

4. Katılımcı özellik.Vizyonun bütünün yararına etki süreci gözardı edilmemelidir. Bu süreçteki yetki ve sorumlulukları içermelidir.

5. Değerlere önem verme. Vizyonu bireyin ve  bütünün değerlerinin önemini ortaya koymalıdır.

6. Görsel olma. Vizyonda görsel olarak yer alabilecek bir şekil ya da resim olmalıdır.

7. Mobilize etme. Vizyon  harekete geçirecek güçte olmalıdır ve güçlü ifadelere yer vermelidir.

8. Rehberlik etme. Vizyon,  vizyona ulaşabilmesinde ki belirlenen hedeflere rehberlik etmelidir.

9. Bireyin ve bütünün ihtiyaçları ile alakalı olmalıdır.

 

      Vizyon; Hayalin gerçekleşme yolunda inşasıdır.

       Benim bir hayalim var. Kendini gerçekleştirmiş, mutlu, markasını, yöneten insanlar.

       Siz hayaliniz olmadan yaşayabilir misiniz?

         Bu çılgın koşuşturmanın için unutuyor muyuz hayallerimizi. Kendime Shakespeare'in sözünü hatırlatıyorum: "Önce hayaller ölür, sonra insanlar. Ve ben diyorum ki ‘’önce hayaller canlanır; sonra insanlar’’. Ve yine bu konuyla ilgili Zaha Hadid der ki:''Sizin başarınız kesinlikle; sizin etnik geçmişinizden, cinsiyetinizden olmayacak; sizin hayalleriniz büyüklüğü ile ölçülecek.''

       Hayal  bir şeyi, bir kimseyi, bir durumu istenilen biçimde, kontrollü tasarlamak, zihinde canlandırmaktır. İnanmak ve yaratmak, dua etmek de bir anlamda hayal etmek sanatıdır. Hayal etmek deyip geçmemek gerekir, bu olgu yaşamımızda bize yardımcı olucak en önemli destektir. Yaşam düşüncedir ve düşünce hayalleri harekete geçirir.Ve her gerçek ve başarı hayalle başlar.

      Ne güzel demiş Marcus Aurelius ''Kişinin hayatı düşünün rengine boyanmıştır''. Unutmayın Siz’den bir tane var. Dünyaya ve kendine sunabileceğin en değerli şey; aslında kendinsin; kendinle ilgili hayalinsin. Ve unutmamak gerekiyor ki zaman hızlı geçiyor; hayal, senin hayalin ve gerçekleşmek için öncelikle sana ihtiyacı var.  Hayal etmekle başlıyordu her şey. Sonra heyecanına, tutkusuna kaptırmak kendini o hayalin. Korkusuna kapılmadan; gerçekleştirmek için tutku kanatlarınızla; hayalin gökyüzünde uçmak, harekete geçmekti ikinci adım. Her hakikat önce bir hayalle başlıyor. Hayal de güzel düşüncede mayalanıyor.  İnsan düşüncedir ve ne düşünüyorsa onu yaşar. Yaşamın gerçek tanımı düşüncedir. Bu bağlamda güzel yaşamda olumlu düşüncedir. Eğer güzel yaşam, düşüncelerimizi ve dualarımızı gerçeğe dönüştürmek ise, bu fenomenin sırrını çözecek anahtar, düşüncenin sırlarında aranmalıdır. Ve yaşam kalitemizin niteliği de neyi nasıl düşündüğümüze bağlıdır.Yani neyi düşünüyorsanız onu yaşıyorsunuz ve ‘’O’’sunuz. Olumlu düşünme, tüm başarıların temelinde yatan olgudur. Vizyonsuz bırakılan akıl , olumsuzluklara karşı savunmasız kalmış demektir. Vizyonumuzu olumlu bir şekilde resmetmeli, gerekli kontrolleri yapıp; korkudan, şüpheden, kuruntudan, kuşkudan, üzüntüden uzak durmak önemli koşul.

        Der ki Andre Gide’’İnsanın hayatı, insanın hayalidir’’. Bizi mutluluğa götürecek olan yalın bir hayal kurma değil, başarının hayallerle başladığı gerçeğidir. Hayal uygarlıktır. Bütün dünya tarihi insanların kurduğu hayaller üzerine kurulmuştur. Yaşamı sürdürmek için hayal kuruyoruz.

       Hayal etmenin sanatsal yönü iki şekilde ifade edilir. İlk olarak hayal etmek ‘’bireyselliği ve özgünlüğü, içeririrken ikincisi ise ’ yaratma süreci’ni ifade etmektedir. Herkesin yaşamındaki hayaller  kişisel bir anlam taşır; bu nedenle kişiye özgüdür. Hayal etmek  ayrıca , kişinin kendi hayalini  kurduğu ve yaşamaya çabaladığı bir yaratım sürecini ifade eder. Hayal etmek uyanmak demektir.Rasyonel koşullara uyarsanız o hayal gerçekleşir. Pozitif olun. Toplumsal hayat kurulan hayallerin bileşkesidir.

      Bu konuyla ilgili David M Burus der ki : ‘’Başarıyı hedef alın; mükemelliği değil. Yanlış yapma hakkınızdan vazgeçmeyin; vazgeçerseniz yeni şeyler öğrenme ve gelişme olanağınızı kayberdersiniz. Unutmayın; mükemelliyetçiliğin arkasında korku yatar. İnsan olduğunuzu hatırlayarak korkularınızı göğüsleyin. Daha mutlu ve daha etkili bir insan olursunuz.’’

    Ve Hedeflerimiz

‘’Siz, ne düşündüğünüz, nereye hedeflediğiniz, ne yaptığınızsınız’’...der Bob Richards

Hayal kurmak beyni o hayali gerçekleştirmek için fikir üretmeye sevk eder ki bunun bir adı da yaratıcılıktır. Yaratıcılık için temel olarak; merak duygusuna, zekaya ( IQ ve EQ beraber tabii ki), üretme isteğine ( çalışkanlığa ) ve espri yeteneğine ihtiyaç duyarız ama bunlar yetmez hayalimizi hedefimiz haline getirebilmeye… Yaratıcılığımız hayalimiz için hedefler üretir.

Hedeflerimiz EYLEMDİR… Hedeflerimiz; vizyonumuzun eylem adımlarıdır. Tüm rollerinizle ilgili hedefleriniz, birbiri ile ve de bireysel vizyonunuz ile uyumlu olmalıdır. Vizyonunuz, geleceğiniz ile ilgili düşüncelerinizin yansımasıdır. Vizyonunuzu belirlerken düşüncelerinizi ve hayal gücünüzü sınırlamayın. Ancak bireysel hedeflerinize ulaşmak için sadece hayal etmek ve istemek yeterli değildir, o konuda çaba da göstermeniz gerekir. Çaba olmaksızın vizyonunuz gerçekten hayal olarak kalır...

Hayal yoğun değilse yaratıcı olmaya gerek duymaz beynimiz. Eyleme geçmeye üşenir, acaba neden?

        Hepimizin beyninde “Retiküler Korteks” diye adlandırılan özel bir organ var. Bu organın işlevi duyularımız tarafından algılanan her bilgiyi beynimizin ilgili kısımlarına dağıtması. Retiküler Korteksimizde özel bir faaliyete geçirme sistemi bulunur. Retiküler Korteksimize belirli bir hedef için mesajı gönderdiğimizde, beynimiz radarını o hedef için açar. Bizim hedeflerimize ulaşmamız için algımızı hedefimiz yönünde çalıştırır. Günlük aktiviteler içinde biz unutsak dahi hayalimizi gerçekleştirecek fikirleri aramaya devam eder. Hedefimizle ilgili bir bilgi veya fırsatla karşılaştığında anında bizi uyarır, hatta beyni alarma geçirir. Maalesef bu inanılmaz organın küçük bir sorunu var, Retiküler Korteksimize ve bilinç altımıza yeterince açık talimatlar vermezsek ne aradığını bilemiyor, bilmeyince algılayamıyor, algılayamayınca bizi uyaramıyor. Bizde hep bir şeyleri hayal ediyoruz ama çok ayrıntılı, renkli ve coşkulu hayaller kurmadığımız için gerekli “ara-bul” komutunu vermemiş oluyoruz bu değerli organa.

           Demek ki yapılacak işlem çok basit, hayalimizi çok ayrıntılı, renkli, gerçekleşebilecek boyutlarda, zaman kısıtları koyarak senaryolaştıracağız ( düşünsel olarak filme çekeceğiz ) Beynimizde bu filmi ara sıra oynatıp düzeltmeler yapacağız ki buna “görselleştirme” deniyor. Bazı spor takımları hiç antrenmana çıkmadan sadece bu teknik ile çalışıyor ve antrenmana çıkanlar kadar hatta fiziksel antrenmanda yapmışlarsa diğerlerinden çok daha iyi sonuçlar alıyorlar.

Her hedef bir değişimdir.Hedef Belirlerken izleyeceğimiz yollar:

1. Adım:  Pozitif niyet, neden istediğini bil. Pozitif (bireye ve bütüne katkı)  ihtiyacı  karşılayacak.

2. Adım: Odaklan ve net ol.Zihin nereye yönelirse; enerjisiyle orayı besler.Ve hedefe odaklanıldığında engeller güce dönüşür.

3. Adım: Hedefini yaz.  Yapılan bir araştırmada %3'lin dilimin hedeflerini yazarak koyduğunu; ve gelir dağılımına bakıldığında bu %3'lük dilimin gelir seviyesinin diğerlerinden 10 kat fazla olduğu tesbit edilmiştir.

4.Adım:Başkası adına hedef koyulmaz.Hedefini kişi kendisi koyar.

5.Adım:Realite, ulaşılabilir olmalı ve olabilirliğine inanmalı.

6.Adım:Pozitif dil,ne istemediğine değil; ne istediğine odaklanmak.Kullanacağın dil, ne istediğin kelimelerden oluşacak.

7.Şimdiki zaman kalıpları kullanmak önemli. Beyin şimdiki zamanı bilir.

   'Ben zayıflayacağım' değil. 'Ben şimdi zayıflamayı seçiyorum' olabilir.

8.Adım: Hedefe bütün olarak değil; parçalara ayırarak sahip ol.

7.Adım:Ölçülebilir olucak

8.Hak ettiğini bil ve onay ver

   Olumsuz görüntüleri ve  olumsuz sesleri değiştir.Olumsuz duyguları etkisiz hale getirin. Fizyolojinizi değiştirin.

9. Sonuca değil,sürece odaklan.

Hayatınız hedeflerinizin peşinden koştuğunuz cesur bir yolculuk; yada geçmişte neler olabileceğinden bahsettiğiniz boş bir mazeret olacaktır.Tercih sizin!

     Pauline Kael der ki: ‘’Bir hayalin varsa,gerçekleşmesi için bir yol da vardır. Eğer seni sonuca ulaştıracak milyonda bir şansın dahi varsa, uygula!Aralanmış kapıdan içeri bak ve gerekirse ayağını kapıya sıkıştırıp o kapının açık kalmasını sağla!’

     Hayal yeterince istediğinde ve heyecanlandırdığında bir alev gibi yakar kişinin içini. Fısıldar kulağına, doğmak üzere yaşama ve der ki :“Dene beni. Haydi yola koyul, dene. Denersen, başarabilirsin. Denedikçe açılacak yollar önünde, ayağının altında yuvarlanarak açılan bir kırmızı halı misali. ”

      Korkularınız var ise, hayal gücünüz yok olur… Hayal etme gücünüz yok ise, yaratıcılık gücünüzde yok olur…Denedikçe; hayalini eyleme geçirmek üzere harekete geçtikçe, eylemin karşısında  yargıcın sesi (öğrenilmiş imkansızlıklar, bahaneler, korkular,şüpheler, başaramasamlar) kısılmaya başlar. Zira çaba beceriyi geliştirir.

     Ve derki Fatih Sultan Mehmet “ İmkânın sınırlarını görmek için imkânsızı denemek lazım.”                        

     Öğrenilmiş imkansızlıklarımızın ne kadarından kurtulursak; o kadar özgürleşeceğiz. Hayallerinizi, vizyona dönüştürerek; vizyonunuza eylem adımlarınız olarak hedeflerinizi belirleyerek; belirlediğimiz hedefleri detaylandırıp harekete geçirerek; tutkunuzun sağladığı disiplinle vizyonunuzu gerçekleştirdiğiniz bir hayat diliyorum. Unutmayın ki tutkunuzun gücü sizi istediğiniz kaderinize yaklaştıracaktır. Bir sonraki ‘’Marka Konumlandırması’’  durağımızda buluşmak dileğiyle.

    Dostçakalın…