Zarafetin kendisiydi aslında varoluşunuz! Varoluşta kendimizi konumlandırdığımız nokta; ‘’Her insan vardır, tekdir ve değerlidir’’ bilincinin ışığında kendine yapılmasını istemediğini bir başkasına yapmamak gerektiği. Ve zarafetin bilinci bu konumda kendimizin farkına vardığımız an filizlenir. “Zarafet; bir söz söylemenin, bir iş görmenin, bir davranışta bulunmanın inceliğidir. Ve bu incelikte ki sizin farkınızdır. Her birimiz eşsiziz ve sizin eşsizliğinizi sunuşunuzdur. Ve zarafet; sosyal yaşamda nezaketi, iş yaşamında iş etiketini, kamuda da protokol kurallarını ifade ediyor.
Her birinize bütünün yararına arzu ettikleriniz ve onları seçmeyi dilediğiniz için sonsuz teşekkürler. Güzelliği, eşsizliği, inceliği harekete geçirmektir zarafet. Halil Cibran’ ın söylediği gibi ‘’Güzellik, yüzde değildir. Güzellik yürekte bir ışıktır.’’ İşte bu ışıkla ışıklandırmaktır her tavrımızı zarafet. Hep beraber şu an hepimizin hayal edebileceğinden daha zarif bir dünya yaratabileceğimizi biliyorum. Kendimizi bildiğimizde fark edeceğiz ki her birimiz özümüzde eşsiz, güzel, ince, özeliz. Kendimizin önünden kendimizi bir çekelim. Çünkü her birimiz kendimizi en iyi şekilde ifade etmeye değeriz. Hayyam’ ın dediği gibi ‘’Bir ışık daha var bu ışıklardan başka… Hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye! Bir şey daha var bütün yaptıklarından başka!’’ Şimdimizin ve geleceğimizin kalitesi, toplumun algısı bizlerin daha fazla gelişim ve fark yaratmak için sürekli çabalama cesaretimize emanet. Olmak istediğiniz Siz’ e doğru çıkmış olduğumuz yolculuğumuzda yol alırken; varlığımın gücüyle; varlığınıza duyduğum sevgiyle tekrar merhaba.
Tarih yaşanmış geçmişimizdir. Şöyle bir atalarımızı hatırladığımızda Dede Korkut Hikayeleri atalarımızın değer verdiği motifleri işlemektedir. Bir hayat bilgisi kitabıdır. 10.yy’ da Yusuf Has Hacip tarafından kaleme alınan Kutadgu Bilig adlı eserde ‘’Akıllıysan katıldığın her şölende yemeğini zarafetle yersin, uzanıp ta kimsenin önünden lokma almayasın. Görgüsüz aptal ve kaba saba olan kişi, terbiyeli olan kişiyle karşılaştığında bocalar…’’ satırlarının bulunması millet olarak terbiye ve görgüye gösterdiğimiz değerin ifadesidir. Sosyal davranış kuralları toplumuzun gelenek ve göreneklerinden, tarihinden ve inancından temellenmiş gayri resmi yasalar hükmünde sosyal yaşamı düzenleyici ve güzelleştirici kurallardır. Kişisel ilişkilerin her anında etkili olan bu kurallar giyim kuşamdan, yeme içmeye, sözlü, sözsüz ve yazılı ifadeye kadar geniş bir yelpazede etkinliği olan moral değerlerimizdir.
Kötü huyları fethetmek istiyorsak, zarafette ısrarlı olmalıyız. Zarafet, beden dilimizin ve kelimelerimizin sunum sanatıdır. Zarafet, bireyin tüm hayatı boyunca edinmiş olduğu kültürü, bilgisi, nezaket ve görgü kurallarını hayata geçirmesi demektir. Güzel ahlakın, uyulması gereken saygının, incelikli davranışların, iyiyi niyetin harekete geçirilmesi, dışa vurum şeklidir. Zarafete kavram olarak baktığımızda Arapça bir kelime ve zarftan geliyor. Bir şeyin dış görüntüsü, kılıfı olan zarf. Aslında sahip olduğu anlam ile o kadar doğru orantılı ki yani hem içsel duygu ve düşünceler, hem de dışarı yansıttığımız davranışları kapsıyor. Farkınızdır zarafet. Size dairdir. Sihirin kaynağı zarafette gizlidir. Her tavrın zarafeti vardır. Duruşun, oturmanın, kalkmanın, eğilmenin, bakışın, gülümsemenin, söz söylemenin zarafeti vardır. Sosyal yaşamda kadının feminenliğini koruması, erkeğinden centilmenliğini, asaletini göstermesidir. Nerede nasıl davranılacağını, ne ve nasıl konuşulacağını bilmek, sade ve ölçülü olmaktır. Sahici, sevgi ve barış dolu olmaktır. Birey her tavrına ve sözlerine zarafet giydirdiğinde diğer insanlar üzerinde hoşa giden bir etki uyandırır. Varoluşta her şeye bir zarafet giydirilebilir. Kuma giydirilen zarafetle nice muhteşem mimari eserler yapılabilir. Düşünce ve duygulara giydirilen zarafetle harika şiirler yazılabilir. Sese giydirilen zarafetle büyüleyici konuşmalar, muhteşem ezgiler yaratılabilir. Mermere giydirilen zarafet kıyafetiyle baş döndürücü heykeller yapılabilir. Yüreğe giydirilen zarafetle tüm kainat fethedilir. İş hayatında ise konumuna uygun hareket etmektir. Kurumsal duruş, rol ve sorumluluklarını ifade edişini, ast-üst ilişkisini, makam odası adabını bilmektir. Kısacası zarafet duygu ve düşüncelerde başlar, hayatın her yerinde devam eder. Hani hiç kimsenin görmez dediğiniz yerlerde bile devam eder. Taşa, toprağa, suya, bitkiye, hayvana dokunuşun bile bir zarafeti vardır.
Zarafet nezaketin görünür hale gelmesidir. Zarafet incelik ve estetik duygusunu da beraberinde taşır. Zarafet para ile satın alınmaz, lakin her şeyi satın alır. Sosyal davranış kurallarını bilmek ve uygulamak, kişiye nerede ve nasıl davranacağı konusunda güven verir. Bu kurallar yaşamı kolaylaştırma, ilişkileri düzenleme işlevine sahiptir. Birey değişik ortamlarda ve farklı durumlarda ne yapacağını bilememenin tedirginliğini yaşamaz. Yasal hiçbir yaptırımı olmayan görgü kuralları çiğnendiği zaman, uyumsuz sayılan bireyler toplum tarafından dışlanır. Toplum genel görgü kurallarına uymayanlara cahil, bencil, kaba ve saygısız sıfatlarla tanımlar ve kınar. Görgü kurallarına uymak diğer insanlara saygı göstermektir ve onların duygularına önem verdiğiniz mesajını göndermek demektir. Toplum hayatının düzenlenmesinde etkili olan genel görgü kurallarına uyan kişiler; terbiyeli, saygılı ve nazik sıfatlarla tanımlanır. Bu kurallar bireyin gelişmişlik düzeyinin de göstergesi sayılabilir. Tüm bu kurallar aslında insan olmanın temel şartıdır.
Ey can okuyucu! Bakanlardan değil, görenlerden misin? Olduğu ortamı bakışınla ışıtabiliyor musun? Hani ‘’iyi ki varsın’’ der bakışını bilir misin. Ses tonuyla sevmeyi bilir misin? Yanından ayrılanda sesinin huzur çağlayan frekansı kalıyor mu? Kuracağın her kelime, sesinin her bir frekansı bir başkasının ruhunun şifasıdır. Birbirimize ihtiyacımız var. Birbirimizle varız. İnsan sosyal bir varlıktır. Varoluşumuzda var kabul görme ihtiyacı. Varoluşumuzda var aidiyet ihtiyacımız. Bu durum bizleri bir arada tutuyor. Birlikte yaşamak bir takım kuralları ve bu kurallara uyma gereğini de beraberinde getirmektedir. İnsanoğlu birlikte yaşamanın gereği olan ve toplum tarafından koyulan kurallara uymadan mutlu ve huzurlu bir hayat süremez. Birey doğası gereği değer görmek, kabul görülmek ister. Diğer insanlar tarafından değer ve kabul görmenin birinci şartı toplumun belirlediği ve birlikte yaşamayı kolaylaştıran kurallara uymaktan geçer. İnsanın özünde güzellik ve iyilik duygusu vardır. İnsan hayatı boyunca, yaradılışı gereği içindeki bu iyilik, güzellik ve asalet duygusunu beslemelidir. İnsanoğlu yaradılışına aykırı bir tutum benimsediğinde kendi mutsuzluğunun mimarı olur. O halde kendi mutluluğumuzun teminatı için her zaman zarif, kibar ve asil olmayı hedeflemeliyiz. Üstad der ki ‘’Bu koca evrenin geliştirebileceğimizden emin olabileceğimiz bir tek noktası vardır: Kendimiz!’’ Daha önce yazılarımda değindiğim gibi öncelikle ‘’her şey seninle başlar’’ felsefesinin ışığında yol almalıyız. Dalay Lama’nın da dediği gibi ‘’Başkalarını mutlu etmek isterseniz, onlara zarif ve saygılı davranınız, kendinizi mutlu etmek isterseniz inanlara zarif ve saygılı davranınız.’’ Bir toplulukta aynı statüde olan insanlardan bazıları çok sevilirken bazıları daha az sevilmektedir. Bunun nedeni, bu insanların gösterdikleri sevgi, terbiye, saygı ve zarafet seviyelerinin farklı olmasıdır. İnsanların sevilmesi, sayılması, aranılır olması zarafet kurallarını ne ölçüde bildiği ve ne kadarını uyguladığı ile alakalıdır. Size nazik ve kibar davranılmasını istiyorsanız siz de başkasına nazik ve kibar davranmak zorundasınız. İnsanı diğer biyolojik canlılardan ayıran temel özellik, toplu halde yaşaması değil, toplu halde yaşamanın inceliklerini bilmesidir.
Zarif İnsanın Vasıfları
Önce hayatımızın her alanına sakinliği, soğukkanlılığı, naifliği söz, tavır ve davranışlarımıza yerleştirmemiz gerekir. An’ da olmamız gerekir. Hayat an’ da kuruluyor. An’ ının farkındalığını hissetmeyen bu incelikleri ıskalar. An’ da ki duygu ve düşüncelerimizin farkında olmamız gerekir. Çünkü an’ da kurulur hayat. Duruşumuzda, yürürken, konuşurken, dinlerken, yemek yerken, işimizi; farkındalıkla eyleme geçirmeliyiz.
Karakter üzerine inşa ettiğimiz duruşumuzla gireriz zarafetin sihir yaratan dünyasına. Çok hızlı veya çok yavaş yürüyerek de zarafetimizi zedeleriz. Her bir davranışımızdaki denge ile zarafetin sihirli dünyasında yol alırız. Ve zarif insan:
1.Sözleri ve davranışlarıyla başkalarını rahatsız etmeyen insanlardır. Kendisine ve diğer insanlara saygı, sevgi, hoşgörü ve tevazu sahibidirler.
2. Samimi ve güler yüzlüdür.
3. Ölçülü ve duyarlıdır; dinlemeyi bilir ve empati yapar.
4. Ölçülü halleriyle gösterişten uzaktırlar. ‘Çok olan yoktur’ felsefesinde olduğu gibi abartılı olan her şey onun yokluğunu söyler. Giorgia Armani’nin dediği gibi ‘’Zarafet göze batmak değil, akılda kalmaktır.’’
5.Reddederken kibar kalmayı bilendir. Reddetmeden hayır demenin en kestirme yolu ne ne yapamayacağını değil, ne yapabileceğini söylemekten geçer.
6.Teşekkür etmeyi bilen ve teşekkür etmeyi kimseden esirgemeyen insandır. Teşekkür kapıları açan sihirli bir sözcüktür. İnsanların hizmetlerini parayla satın alabilirsiniz, ancak kalplerini teşekkürle fethedebilirsiniz.
7.Zarif insan kibirli olmayandır. Büyüklenen ve değerli olduklarını kibirli edasıyla gözünüze sokan kişiler aslında içten içe değersiz olduklarının bilincindedirler.
8. Zarif insan özür dilemeyi, rica etmeyi, takdir etmeyi bilendir.
9. Diğerlerini yerli yersiz eleştirmeyendir.
10. Zarif insan kıskanmayandır. Kıskançlık elimizdekilere hor bakmak, başkalarına nasip olmuş güzelliklere isyan etmektir.
11. Utanmayı bilir. Gabriel Garcia Marquez’in de dediği gibi ‘’Ne harika! Hala yüzü kızaracak kadar zarafet sahibi.’’
12. Zarif insan sabırlıdır, Tutarlı ve kararlıdır.
Tutarlı olmamak toplumsal saygınlığı, güveni zedeler. Güven varoluş yapıştırıcısıdır. Mutluluk, başarı ve saygınlığın temelinde içte ve dışta tutarlı olmak yatar. Zarafetimiz, insan sevgimiz, saygımız zamansız ve her yerde olmalıdır. Bir gün öyle, bir gün böyle değil; bir yalan, bir doğru konuşmak değil; kelime başka, davranış başka değil; müdürüne rica edip, yönetiminde olduğun insanlara emir vermek değildir.
13. Zarif insan kaba ve alıngan değildir. Zarif insan adil olabilendir.
14. Hırs ile gayreti ayırt edebilendir.
15. Zarif insan dedikodu yapmaz, sır saklamayı bilir.
İnsanların karakteri bize davranışlarından değil, üçüncü kişilere davranışlarından anlaşılır. Dedikodu yapan insanlar; ’’İftira atmıyoruz ki olup biteni söylüyoruz’’ bahanesiyle yaptıkları çirkin işi meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Dedikodu yapmak duygusal çöplüğe bulaşmaktır; kokarsınız.
Zarafet Her Yerde! Bazı Zarafet Pırlantaları:
Tüm bunları ve eklenebilecek birçok zarafet pırlantasını biliyorsunuz. Peki şöyle bir kendimize sorsak bu pırlantaların ışığı hayatımızı aydınlatıyor mu? Bilgimizin esaretinde miyiz? Farkındalığı eyleme geçirip; bilgi hapishanesinden özgürleşiyor muyuz?
Hem yolcu, hem yol gösteren, hem öğrenci, hem eğitimcisiniz bu yolculukta; Ey can okuyucu! Her birimiz düşündüğümüzden daha iyiyiz. İçimizde düşündüğümüzden çok daha fazla güzellik, incelik barındırdığımızın farkında olarak; her birinize zarafetinizi koruduğunuz ve zarafetle karşılandığınız bir yaşam diliyorum. Mevlana’ nın dediği gibi ’’Sukut, edep ve zarafet insanı her gittiği yerde sultan yapar.’’ Ve yine denir ki; ‘’İnsanlar kılık kıyafetleri ile karşılanır, bilgi ve zarafetleri ile uğurlanır.’’ Bir yaşam bilgeliğidir zarafet. Bir yaşama sanatıdır zarafet. Ruhta yaşanan bir yaşam felsefesidir. O, kaliteli yaşamayı bilme sanatının özüdür. İnsani gelişimdir zarafet. Unutulmamalıdır ki hakikati zarafet şekillendiriyor. Uslup esastan önce geliyor. Zarafetin gerçekleri mutluluğa açılan kapının gizli anahtarıdır.
Ya gerçekten kayıp anahtar zarafetse onu bulmaya ne dersiniz?